Sayı 01 Sayı 02 Sayı 03

SAYI 01

Süleyman Sadi SEFEROĞLU

İle Keyifli Bir Röportaj
BÖTE bölümleri neden kuruldu? Bilgisayar sistemleri ve kontrolleri öğretmenliği gibi bölümler varken BÖTE’lere ayrıca neden ihtiyaç duyuldu?
Sözünü ettiğin Bilgisayar sistemleri ve kontrolleri öğretmenliği gibi programlar Teknik Eğitim Fakültelerinde açılan programlardı. Teknik Eğitim Fakülteleri Meslek liselerine öğretmen yetiştirir. Meslek liselerinin amaçları, o okullarda okuyan öğrencilerin özellikleri ve beklentileri diğer eğitim fakültelerinden okuyan öğrencilerin hedeflerinden ve beklentilerinden farklıdır. Bu açıdan bakıldığından meslek liselerinde uygulanan öğretim programı ile meslek liselerine öğretmen yetiştiren mesleki eğitim fakültelerinin öğretim programlarının uyumlu olduğu görülür. Yani Mesleki Eğitim Fakültelerinden mezunları meslek liselerinde sunulan dersleri verebilecek yeterliklere sahip olacak şekilde yetiştiriliyorlar. Ama ilk ve ortaöğretim okullarında sunulan bilgisayar derslerinden beklentiler farklıydı ve bu nedenle de bu derslerin farklı yeterliklere sahip öğretmenler tarafından verilmesi gerekiyordu. İşte Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) Bölümleri bu tür düşüncelerle yani öğrencilerin hızla gelişen bilişim teknolojilerini etkili bir şekilde kullanabilmeleri için o konuyla ilgili bir ders almalarının gerekli ve zorunlu olduğu gerçeğinden hareketle açıldı.
BÖTE mezunlarının atamalarında sorunlar yaşanıyor. Her geçen yıl daha az sayıda BÖTE mezunu ataması yapılıyor. Okullarda sunulan Bilgisayar dersinin ders sayıları da azaltıldı. Bu durumdan hareketle BÖTE’lerin geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Okullarımızdaki Bilgisayar dersleri (ismi sunulduğu ilk yıllarda “Bilgisayar” iken daha sonra “Bilişim Teknolojileri” oldu) aslında yeni kaldırılmadı veya azaltılmadı. Dersler kaldırılalı yıllar oldu. Siz uyuyorsunuz herhaldeJ Aslında bu iş şu şekilde gelişti. Önce Milli Eğitim Bakanlığındaki Bilgisayar dersinin kaldırılmasını savunan bazı yetkililer bu işi doğrudan yapmadılar veya yapamadılar. Önce dersin notu kaldırıldı. Bilgisayar öğretmenleri notu olmayan bir derse girip çıktılar. Daha sonra “Bu dersi seçmeli yapalım” daha sonra “SEÇMEMELİ yapalım” dediler. Bundan kasıtım şudur. Notu olmayan Bilgisayar dersi ilk zamanlarda seçmeli olarak sunulurken halen öğrenciler tarafından seçilen bir dersti. (Ancak özellikle bazı okulların yöneticileri dersin öğrenciler tarafından seçilmemesi için çaba gösterdiler. Bunu yapanlar tabii ki Bilgisayar dersini bilgisayar oyunu oynanan ve başka bir işlevi olmayan bir ders olarak görmelerinden kaynaklanıyordu. Bu düşünceler okullardaki diğer öğretmenlere ve velilere de yansıtıldı.) Tabi notu olmayan bir ders de veliler tarafından seçilmemeye başlandı. Veliler de okul yönetimlerine "bu dersin yerine bizim işimize yaracak bir ders (matematik, İngilizce) seçilsin" dediler ve bu amaçla açılan dersleri tercih etme yoluna gittiler. Bilişim Teknolojileri (BT) dersi oyun dersi olarak görüldü. Aileler de çocuklar zaten evde yeterince oyun oynuyor, ne yapacak bu dersi diye seçmemeye başladılar. Beklentiler Matematik ve İngilizce gibi alanlarda ek derslerin yapılması şeklinde oluştu. Bu yargılar da çocuklar üzerinde “BT dersi ne işimize yaracak, notu bile yok” şeklinde olumsuz bakışların oluşmasına sebep oldu. Ders de yavaş yavaş seçmeli olmayan bir derse dönüştüğü için de bu derslere öğretmenler atanmadı. Okulda sunulmayan bir ders için öğretmen ihtiyacı doğal olarak söz konusu olamazdı. Temel olarak sorun bu ama bu bir yılda oluşmadı, aşamalı olarak gelişti.
Biz BÖTE’liler neden meslek liselerine öğretmen olarak atanmıyoruz?
Meslek liselerinde öğretmenlik yapanların ek ders konusunda bir avantajları var. O pastanın bölünmesi istemiyorlar anladığım kadarıyla. O yüzden bu alanlara kimsenin atanmasını istemiyorlar. Nasıl ki, bilgisayar öğretmenliği programı olarak, farklı bölümlerden mezun olanların bilgisayar öğretmeni olarak atanmalarına karşı çıkıyorsak o da öyle, benzer mantık. Ama şu an meslek liselerinde öğretmenlik yapan BÖTE’liler var. Meslek liselerine atanan öğretmenlerle BÖTE mezunlarının yeterlikleri aynı değil ancak pek bir fark da yok. Yani BÖTE mezunlarının meslek liselerinde derslere girmelerinin önünde bir engel olmadığını düşünüyorum.
FATİH projesini bölümümüz geleceği açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
FATİH projesi 2010 yılında gündemimize giren bir projedir. Bu proje aslında bir eğitim projesi değil bir teknoloji projesidir. FATİH projesinin uygulandığı okullarda proje kapsamından sunulan teknolojiyi kullanan öğretmenlerin başarılı olduğu düşünülüyor. Daha doğrusu çeşitli toplantılarda, kongrelerde bu düşünce dile getiriliyor. Öğretmenlerin proje kapsamından teknolojileri başarılı bir şekilde kullanıyor olmaları herkesi mutlu eder. Ancak uygulamadan gelen birisi olarak/eğitimde teknolojinin kullanımı konusunda çok sayıda çalışmayı yürütmüş biri olarak durumun o şekilde olmadığını, gerçeklerin sunulandan farklı olduğunu söyleyebilirim. Her şeyin beklenen şekilde ve başarılı bir şekilde yapıldığı söylendiğinde aslında söylenenlerin yalnızca beklentiler olduğu da anlaşılıyor. Yani beklenti her şeyin sorunsuz bir şekilde yürümesi şeklinde. Maalesef söz konusu okullar ve öğretmenler olunca bu tür beklentilerin gerçekleşmesinin önünde çok sayıda engelin varlığının göz ardı edilmemesi gerekir.

Her şeyin güllük gülistanlık olduğunun düşünülmesi, teknolojiyi kullanan bütün öğretmenlerin başarılı olduğunun düşünülmesi tabii ki kendimizi kandırmaktan öteye geçmez. Araştırmalar, okullarda teknoloji kullanımı konusunda hayli eksiğimiz olduğunu ve daha çok yol almamız gerektiğini gösteriyor. Öğretmenlere, ihtiyaç duydukları eğitimlerin verildiğini, derslerinde teknolojiyi başarılı bir şekilde kullandıklarını, öğretim programlarını teknolojiyle başarılı bir şekilde kaynaştırdıklarını ileri sürenler sanırım GORA gibi bir gezegenden gelen öğretmenlerden söz ediyor olmalılar. Çünkü gerçek yaşamda durum maalesef pekiyi sayılmaz. Öte yandan öğretmenlere verilecek eğitimlerin uzaktan eğitim aracılığıyla yapılacağı söylenerek, aslında yüz yüze yapılması gerektiği halde yapılamayan uygulamaların uzaktan eğitim aracılığıyla gerçekleştirilebileceği varsayılıyor.

Aslında bu proje BÖTE mezunları için bir nimet. Çünkü, bu bir eğitim projesi değil, teknoloji projesi. Eğitim boyutu neredeyse yok. Buradan kastım şu; sınıflar teknolojik donanımlarla donatılıyor. Ancak o teknolojilerin kullanımı konusunda kimler katkı sağlayacak, kimler destek verecek gibi soruların yanıtı yok. İşte bu aşamada; teknolojinin sınıf içi etkinliklerinde nasıl başarılı ve etkili bir şekilde kullanılabileceği, ortaya çıkan sorunların nasıl üstesinden gelinebileceği gibi konularda BT öğretmenleri büyük katkılar sağlayabilirler. Tabii ki eğer okulda BT öğretmeni varsa... Şu anda okullara yollanan ve yollanacak olan tablet bilgisayarların etkileşimli bir şekilde kullanımı ve içerikler konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Öğrencilerin kullandıkları tabletler sınıftaki etkileşimli tahta ile konuşamıyor. Karşılıklı bir iletişim olmalı ki öğrenci tabletinde yapmış olduğu işlemi tahtaya aktarabilsin. Veya öğretmen öğrencinin çalışmasını görebilsin Ayrıca tabletlerdeki elektronik içerikler yeterli düzey ve kalitede değil. Bir grup öğrenci kendilerine verilen tabletleri eskittiler ancak halen yaşanan sorunlara çözüm bulunabilmiş değil. Oysa bu gibi konularda yeterli düzeyde hızlı davranılmazsa kayıplar büyük olacaktır.

Bu tür sorunlar belki bir süre sonra bir çözüme kavuşturulabilir ama öğretmenin teknolojiyi etkin bir şekilde kullanma konusundaki çabaların pat diye sonuç vermesinin beklenemeyeceğini de biliyoruz. O uzun dönemde gerçekleşecek bir şey. İçerik oluşturma kısmı önemli. İçerik oluşturma da bir ekip işidir doğrusu. Bu bir kişi üzerine yıkılırsa orada da sorunlarla karşılaşılır. Çünkü orada alan uzmanları, grafikerler, ölçme değerlendirme uzmanları, programcılar olacak ve bunların beraber çalışması lazım. Bizde içerik geliştirme bölümünde kısıtlı sayıda kişi bütün bu görevleri tek başlarına yapmaya çalışıyorlar. Bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan ürünlerde hatalar-eksikler olabilir. Eğer içerik geliştirme konusunda daha kapsamlı davranılırsa, ortaya çıkacak ürünler-örnekler kullanıldıkları ortamlarda daha verimli sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaklardır.
Ötekiler olarak algılanmamız bizi hayal kırıklığına uğratıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Öyle mi? :) Orada şöyle bir durum var. Çeşitli kademelerdeki yetkililerle konuştuğumuz zaman örneğin A yetkilisine “Bu projenin uygulanması sürecinde BÖTE’lilerin çok önemli destekleri-katkıları olacaktır. Ancak BÖTE mezunları atanmadıkları için okullar bu destekten yoksun kalacak. Bu yüzden MEB'in ayağına kurşun sıktığını düşünüyoruz.” diyerek durumu dile getirdiğimizde ya "Biz de bunun farkındayız ve gerekenleri yapıyoruz" diyorlar veya “Biz de gerekli önlemleri aldık ama durum düşünüldüğünden daha karmaşık. Çeşitli uygulamalarda değişikliklerin yapılması gerekiyor. Örneğin Maliye Bakanlığının bile onayının alınması gerekiyor.” gibi gerekçeler ileri sürebiliyorlar.

Aslında okullarda BÖTE mezunlarına yer verilmeyişi özellikle FATİH Projesinin uygulanması sürecinde çok olumsuz bir etki yaratacak. Okullara ulaştırılan teknolojiler gereğince ve etkili bir şekilde kullanılamayacak. Çok iyi kullananlar da olacaktır mutlaka. Ama yapılan yatırımın geri dönüşü maalesef istendiği düzeyde olamayacak gibi görünüyor. Umarım yanılıyorumdur. Ancak şu andaki görünüm bu şekildedir.

Sizlere önerim farklı arayışlara girmeniz. Ben zaten özellikle ikinci sınıftan itibaren sizlere sık sık hatırlatıyorum. Bazı arkadaşlarınız yeniden sınava girerek bölüm değiştirme yoluna gidiyorlar. Sanki diğer bölümlerden mezun olanlar hemen iş buluyorlar! Günümüzde iş bulmak maalesef giderek zorlaşan bir seyir izliyor. Ekmek aslanın ağzında. Bu savaşta daha iyi olanın kazanacağını söylemek mümkündür. Sizler eğer bölümde sunulan derlerde sizlere kazandırılmaya çalışılan bilgi ve becerilerle yetinirseniz çok fazla yol alamazsınız. Yapmanız gereken ders dışında da kendinizi geliştirmeniz. Bir konuya yoğunlaşarak o konuda çok iyi bir hale gelmeniz, kendinizi farklılaştırmanızdır. Örneğin (sanıyorum) 2006 yılında mezun olan gruptan birileriydi. O dönemden üç arkadaş daha 3. sınıfta iken bir şirket kurup piyasaya girmişlerdi. Bildiğim kadarıyla bu grup (aralarından birisi maalesef hayatını kaybetmişti) halen şirketi yaşatıyorlar. Ayrıca 2008 yılında mezun olan gruptan bir Cemil'imiz vardı. Ahmet Cemil 2. sınıfta iken yanıma gelip “Hocam kendimi geliştirmek istiyorum ama neler yapabileceğimi bilmiyorum.” diyerek benden öneri ve destek talebinde bulunmuştu. Onunla neler yapabileceği konusunda konuşmuş ve İletişim Fakültesine yönlendirmiştim. Cemil'in o çabası sonuç vermiş ve 4. sınıfa geldiğinde bir kısa film yarışmasında ödül bile almıştı.

Zaman zaman şu tür soruların sorulduğuna tanık olunuyor: “Şu konuda kim iyi?” diye sorulduğunda herkes: ”Hocam falanca kişi iyi.” der. Peki, soruyorum siz neden iyi değilsiniz de sadece o iyi? O kişi, kendisini geliştirmiş çünkü. (Sizin bu tür uyarı ve önerileriniz-konuşmalarınız sayesinde aramızda yakınmalar artık daha az oluyor.)

Her BÖTE'linin kendisini bir konuda güçlendirmesi gerekiyor. Sadece derslerle yetinilseydi, tüm üniversite öğrencileri mezun olduğu zaman çok iyi birer alan uzmanı olurlardı. Ama durumun öyle olmadığını biliyoruz. Bazı mezunlar diğerlerine göre daha başarılı oluyorlar. Öğrencilik hayatında fırsatları daha iyi değerlendirenler, kendilerini geliştirmek için çaba harcayanlar mezuniyetten sonra o çabalarının meyvesini doğal olarak alacaktır. Öğrenciler torba değil ki o torba bilgi ve becerilerle doldurulsun. Öğrenci kendi öğrenmeleriyle ilgili sorumluluk almak zorundadır. Öğrenciler için ortamlar uygun hale getirilir, gerisi öğrenciye kalmıştır. Ne de olsa üniversite öğrencisi kendi kararını kendi verebilecek düzeydedir.

Günümüzde teknokentler çoğalıyor. Bunun anlamı BÖTE'liler için iş kapılarının açılmasıdır. Teknoloji konusunda yaşanan gelişmeler bu şekilde devam ettikçe bütün kurumların BÖTE'lilerin sahip oldukları yeterliklere sahip elemanlara ihtiyacı olacaktır. Örneğin bizim mezunlarımız arasında çeşitli kurumların Bilgi İşlem Merkezlerinde çalışanlar var.

(Bizim bölümden mezun olup da şu anda teknokentte çalışan biri şunu demişti: ”Biz BÖTE’liyiz bir şey hakkında uzmanlaşmıyoruz aslında, ama çoğu şey hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Bizden grafiker de olabiliyor, tasarımcı, yazılımcı da, bu tamamen bizim elimizde. Ben de tasarımcı olmayı öğretmen olmaya tercih ettim.”)

Ama bu iş öyle demekle gerçekleşmiyor biliyorsunuz değil mi? :) Napolyon’a harita üstünde belli yerleri parmakla göstererek “Ordularınla buraya kadar gitmişken niye şurayı da almadın, burayı neden almadın?” gibi sorular yöneltildiğinde Napolyon da “Böyle parmakla gösterilerek alınacak olsaydı ben de alırdım demiş.” Yani söylemek kolay. Ancak bir farkın olduğu zaman değer kazanırsın, fark edilirsin. Yoksa öbür türlü adam “Seni niye işe alayım zaten onları ben veya başkaları da yapabiliyor.” der.

Tabii, bir de herkesin sahip olduğundan farklı bir beceriye sahip olman gerekir. Bunun yapılması mümkün. Bizim programımız da çok ağır değil zaten. Özellikle birinci ve ikinci sınıflar lay lay lom modundalar. Liseden yeni gelme ve geçiş dönemi nedeniyle bu dönemler üniversiteye, büyük şehre veya kısaca farklı bir ortama uyum sağlama çabalarıyla geçip gidiyor.
BÖTE öğrencilerine ve “Bötekiler” e tavsiyeleriniz nelerdir?
Bir beceriye, daha doğrusu bir beceri yanında bir beceri daha kazanarak yani birden fazla alana yönelip kendinizi geliştirin derim. Mesela herkes web tasarımı konusunu bildiğini zanneder. Ama işin içine dinamik web tasarımı girince sıkıntılar çıkabiliyor. Birbirini destekleyen birden fazla beceriyi bir araya getirebilip yapabileceğiniz şeyler sizi güçlü kılacaktır. O yüzden birden fazla beceri bulup o alanlarda kendinizi geliştirmeye bakın. Bu mümkün olan bir şey hem de okula ve derse bağımlı kalmadan yapılabilir.

(Dergi ile alakalı neler söylemek istersiniz?) Bazı şeyleri içine girince öğreniyorsunuz. Yani yaşayınca öğreniyorsunuz. Sizler de bazı şeyleri deneyerek göreceksiniz, öğreneceksiniz. Bu tür öğrenmelere aslında paha biçilmez. Çünkü yaşayarak öğreniliyor.

(Bu işi ilk kez yapıyorsak peki?) Bazı temel şeyler akla gelmeyebiliyor. Çok basit şeyler olabilir bunlar. Ekipte iş birliği ve işbölümü çok önemli. Yayın sürecinin her aşaması dikkatlice planlanmalı ve özellikle içerikler-metinler hatalardan arındırılacak hale getirilmelidir. Derginiz bir BÖTE'liye yakışır şekilde olmalıdır. Tasarım ilkelerine de en iyi şekilde uymalısınız. Ayrıca alacağınız alan adının sizin düşündüğünüzü hedef kitlenize yansıtıp yansıtmayacağını da hesaba katmalısınız.

Kendinize iyi bakın röportaj için teşekkür ederim.

« Geri

Yorumlar

Yorumlarınızı bekliyoruz.