Sayı 01 Sayı 02 Sayı 03

SAYI 02

Doç. Dr. Mukaddes ERDEM

İle Keyifli Bir Röportaj
Hacettepe BÖTE’nin kurulduğu tarihten (1998) bugüne çalışma alanları nasıl değişti sizin yorumlarınız çerçevesinde?
Öğretmen yetiştirme amacı ile kurulmuş olan bir bölümdür burası ama ilk başta öğrencilerimiz buraya öğretmen olmak amacıyla gelmediler. Dolayısıyla biz onlara öğretmen olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu, özellikle Bilişim Teknolojisi öğretmeni olmanın ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu anlattık, mezun olanların hemen hepsi öğretmen olmaya başladılar. Birden bire bir sistem değişikliği oldu. Bilişim Teknolojisi öğretmenleri atanmamaya başladılar, atanmış olanlar da formatör öğretmenlik yapmaya başladılar. Dolayısıyla şimdi bizim öğrencilerimiz öğretmen olmak istiyorlar ama biz onların öğretmen olmalarının olanaklı olmadığını ya da öğretmen olmanın güçleştiğini, dolayısıyla başka alanlara bakmaları gerektiğini onlara söylemeye başladık. Ben, bir üniversite mezununun kişisel olarak kendini yetiştirirse hangi bölüm olursa olsun hayatta kendine anlamlı bir yer bulabileceğine inanıyorum, BÖTE mezunları da bunun dışında değiller.
Bölümün öğrencilerden beklentileri ve öğrencilerin bölümden beklentileri sizce örtüşüyor mu?
Beklentilerine yeterince cevap veremediğimize dair bilgiler var elimizde, teknik becerilerini yeterince geliştiremediğimiz, donanım bilgisi yeterince kazandıramadığımız, programlama becerileri konusunda yeterince eğitim vermediğimiz gibi bir takım yakınmalar alıyoruz mezunlarımızdan. Muhtemelen bu sizin içinizde de konuşuluyordur, sadece mezunlarla ilgili bir sorun olduğunu zannetmiyorum. Ama öğretmen yetiştiren bir bölümün aslında, size bu anlamda sağladığı perspektif açısından baktığımızda, oldukça zengin olduğunu da söylemek mümkün. Çünkü biz bilişim teknolojilerini öğretim süreçlerine nasıl entegre ederiz konusunda uzmanlık vermeye çalışan bir bölümüz. Var oluş amacımız bu ve şuan aslında amacımızın dışında da birçok şeyi yaptığımız da söylenebilir, kişisel olarak böyle düşünüyorum. Ama sizin geleceğinizi düşündüğümüz için yapmalı mıyız? Evet, bu anlamda yapmalıyız diye bakılabilir. Yani bir yükümlülük gibi değil de, bir sorumluluk gibi yaklaşıyoruz bu olaya aslına bakarsanız. Bu yüzden biz sizi öğretmenlik dışında “hangi sektörlerde çalışabilirsiniz?”, “neler yapabilirsiniz?” şeklinde de yönlendirmeye çalışıyoruz. BÖTE mezununun şu anda kendi bilgi ve birikimiyle piyasada yapabileceği birçok şey var. En son yapılan bir röportajda BÖTE mezunları üzerine yapılan bir tezden söz edildi. Bu tezde; BÖTE mezunlarının programlama ya da teknik beceriler açısından çok iyi olmadığı ama proje yönetimi, organizasyon, sosyal ilişkiler anlamında oldukça iyi işler kurduklarını, dolayısıyla da bu anlamda birtakım pozisyonlara yönelmelerinin anlamlı olduğuna dair birtakım veriler elde edilmiş, bu önemli bir veri aslına bakarsanız. Dolayısıyla kendinizi bir yazılımcı, bir programcı gibi yönlendirmek yerine bütün bunların üstünde bir organizasyon yapan, yöneten, yönlendiren, teknolojiyi farklı alanlara entegre eden bir kişi pozisyonunda görmeniz, konumlandırmanız ve “bu konuda neler yapabiliriz?” sorusunun cevabını aramanızda fayda var diye düşünüyorum. Eğitim derslerinin size özellikle insan ilişkileri anlamında kattığı şeyler var. Diğer insanlara “nasıl katkıda bulunulur, onlar nasıl yönlendirilir, bazı mesajlar nasıl verilir” bu anlamda bir takım eğitimler alıyorsunuz. Bunu illa sınıfta kullanmanız gerekmiyor, yaşamın kendisi bir eğitim süreci zaten dolayısıyla bu becerileri diğer insan ilişkilerine de taşırsanız, çok daha başarılı sonuçlar elde edersiniz diye düşünüyorum. Haa öyle işlere çok ilginiz varsa, o konuda kendinizi geliştirip yönelebilirsiniz o ayrı konu, ama hepiniz oradan bakmaya başladığınızda bu sefer orada tıkanmalar yaşanmaya başlanıyor biraz bu yüzden bakış açınızı genişletmenizde fayda var.
Hacettepe BÖTEde kurulduğundan beri neler değişti?
Başlangıçta öğretmen olmak için gelmeyen bir kitleye biz “öğretmen olmak müthiş bir şeydir” diye anlattık, herkes öğretmen olmaya başladı, ciddi bir atama oranımız var, KPSS’ de çok iyi puanlar alıyoruz… Sonra birden bire atamalar durdurulmaya başlandı, bu sefer “Biz öğretmen olamıyoruz, atanamayacağız, ne yapacağız?” sorusu devreye girdi ve şimdi de biz öğretmen olarak atanamıyorsanız başka neler yapabilirsiniz konusunda sizi ikna etmeye çalışıyoruz. Bence üniversite öğrencisi artık kendi yolunu çizebilmelidir, her şeyde hocalarımız bize yol açsın, iş bulsun, yer bulsun… Bunu bulmayalım anlamında söylemiyorum ama bu anlamda daha cesur, daha girişimci, daha atılgan olmanız gerektiğini de düşünmüyor değilim. Bir de siz seviyorsunuz karamsar bakmayı :) birisi de “hadi bakalım biz bir şeyler yapalım.” demiyor ki. Dolayısıyla bunun getirdiği bir sıkıntı var. Hocalar bir şeyler yapsınlar tabi ki, elbette çaba harcansın, sonuçta öğrencimizsiniz ama her şeyi de ötekine bırakmak sizi uzun dönemde de zarara uğratır. Diyelim ki bu işi hocalarınız dört sene boyunca yaptılar. Sonra da mezun oldunuz piyasaya çıktınız. Ondan sonra kim yapacak sizin adınıza, sizin işinizi? Kim açacak önünüzü? Kendi önünüzü açmayı öğrenmek zorundasınız. Yani her durumda yaşayacaksınız bunu. Mezuniyette yaşadığınız açmazlarla şimdiki yaşadıklarınız aynı olmayacak ama küçük küçük biraz tökezlemeyi öğrenin. Siz de hiç tökezlemek istemiyorsunuz. Siz üniversite öğrencisisiniz, 20 yaş çok ciddi bir yaştır. Yani kanun önünde bireysiniz. Birazcık kendiniz bir şeyler yapmalısınız. Siz bizim önümüzü açın. Biz yaşlıyız artık, siz bizim önümüze seçenek getirin. Sizden hiç seçenek gelmiyor her şeyi bizden bekliyorsunuz. Bu iş böyle yürümez. Bu da size motivasyon açısından bir şey katmaz. Mesela sizin bu girişiminiz; çok güzel bir girişim, demek ki yapılabiliyor. Daha fazlası da yapılabilir. Öğrenci toplulukları aldı başını gidiyor. Çok da güzel işler yapıyorlar. O nedenle de toplulukların yaptığı etkinliklere katılın. Birazcık bakış açınızı genişletin. Sanat ve sporla ilgilenin. Okuyun, bir kere çok az okuyan bir kitleyiz. BÖTE öğrencilerinden en çok yakındığım özelliklerinden birisi bu. Çok az okuyorsunuz, bir kaç ders kitabından başka elinize kitap geçmiyor. Bu mantık değişmek zorunda, siz yeni bir nesilsiniz artık. Neden bir kitap kampanyası, bir dolaşan kitaplar etkinliği yapmıyorsunuz? Okuyun, her şeyi okuyun. Seçmekten bahsetmiyorum aklınıza gelebilecek her kitabı okuyun. Bu kadar az okuyarak ufkunuzu genişletemezsiniz. İnternet sadece sizin baktığınız açıdan, sizin baktığınız çerçeveden, sizin tıkladığınız sayfayı sizin önünüze açan bir araçtır. Eğer siz bakış açınızı genişletmezseniz hayatınız boyunca hep aynı sayfalara tıklamaya devam edersiniz. Bunu ömür boyu mu yapacaksınız? (Ya eğitim sistemini ona bağlayabilir miyiz? Bunun içinden çıkamayız herhalde) Birincisi çıkamazsınız. İkincisi şu var; yakınmaya başladığınız gün, artık sistemin sizin üzerinizdeki etkisinden kurtulmaya başladığınız zamandır. Bir şeyleri yanlış buluyorsanız bunların değişme zamanı gelmiştir. Ama sizde yakınma kültürü daha fazla. Hayatınızın dörtte birlik kısmında bunları yapmaya başlıyorsunuz ileriki hayatınızda da hep yakınma ile mi geçiştireceksiniz? Bir süreç geliştirin artık bu başlangıçta biraz sancılı bir süreç olacak ama siz bir kültürü başlatacaksınız bunun için de bir adım atmak şart tabi.
Yasemin Demiraslan Çevik hocamız önceden öğrenciniz olup, şimdi de iş arkadaşınız olması nasıl bir duygu?
Çok keyifli bir şey. O ne düşünüyor bilemeyeceğim ama benim için son derece keyifli bir şey. Asıl güzel olan da, bu sürecin devam etmesini sağlayan şey. Bu dönüşüm olmasa, sonuçlarını görmeseniz, yaptığınız işi devam ettirmek o kadar da kolay olmayabilir. Bilmiyorum nasıl bir cevap bekliyorsunuz ama ben bunları söyleyebilirim ve bu benim keyif aldığım şeylerden birisi. Keşke daha fazla olsaydı :)
BÖTE öğrencilerine ve Bötekiler Dergisi olarak bizlere neler söylemek istersiniz?
Yaratıcı olun, yakınmayın, şikâyet etmeyin, sürekli yenilenin ve yeni şeyler bulun, yeni şeyler koyun ortaya, alternatifler bulun "Ne yapabiliriz?"e bakın. "Neyi başaramıyoruz, neler olmuyor?" gibi soruları sormayı bırakın. Sorgulamak güzel bir şeydir. Ama sizin bu yaptığınız sorgulamak değil. Sürekli bir olumsuzluk içine gömülmekten vazgeçin. Neler yapabiliriz bundan sonra? Mevcut durum nedir? Türkiye’nin durumu nedir? Biraz da Türkiye ile ilgilenin. Dışarıda koca dünya ve koca bir ülke var. Biraz onu umursayın. İnanın sizin şu an ki problemleriniz dünyanın problemlerinden büyük değil. Ama siz o kadar gömülüyorsunuz ki bunu görmüyorsunuz. Bu yaşta daha fazla şeyler üretebilecekken üretmiyorsunuz, çünkü siz kendi sorunlarınıza kitlenmiş durumundasınız. Biraz bu ülkenin sahibi olduğunuzu gösterin. Hep sistem karalanıyor. Sistemi karalamaktan vazgeçin, o sistem sizsiniz! O sizden başkası değil. Eleştirdiğiniz sistemin bir parçası olduğunuzu, sistemi var eden kişiler olduğunuzu aklınızda tutarak konuşun. Sistemin içinde siz varsınız, birisi sizin için bozmuyor onu. Siz onu birlikte bozmaktasınız. Düzelmesi için de birlikte hareket etmek gereklidir. Bu bilinçle hareket edin. Bu bölümü düşünün; bu bölüm kötü gidiyorsa da sizinle birlikte kötü gidiyor, iyi gidiyorsa da sizinle birlikte iyi gidiyor. Burası sizin. Bunun bilincinde olun.

Emine ÜK- Yasemin KAHRAMAN- Okan YİGİT

« Geri

Yorumlar

Yorumlarınızı bekliyoruz.